Rahim miyomları rahmin iyi huylu düz kas hücresi kaynaklı tümörleridir. Miyom hiçbir Belirti vermeden varlığını sürdürebileceği gibi kanamalı ve ağrılı adet döngüleri en sık belirtisidir. Miyom yeri ve büyüklüğüne mesaneye ve son bağırsağa bası yapabilir. Sık idrara çıkma ve kabızlık belirtileri verebilir. Miyomlar bir ya da birden fazla sayıda bulunabilir.
Miyom sebebi net olarak bilinmemekle beraber ailesel, hormonal faktörler, şişmanlık ve fazla kırmızı et tüketimi sorumlu tutulmaktadır. Tanı jinekolojik muayenede yapılacak ultrason ve MR görüntüleme ile konulur.
Şikayet yoksa genellikle takip ve izlem yapılırken ağrı kesiciler ve demir destek tedavileri verilebilir. Hormonal baskılayıcı etkili ilaçlarla hacmi bir miktar küçültülebilir ya da üremesini tamamlamış kadınlarda rahim arteri embolizasyon yöntemleri tercih edilebilir. Şikayetler çok fazla ise cerrahi kesin çözümdür. Kansere dönüşüm olasılığı 1000 de 1 dir ve çok nadir görülen bu durum mekanizması net değildir.
45 yaşına kadar üreme çağındaki kadınlarda her 5 kadından en az birinde gözlenir. Bu oran farklı çalışmalarda daha yüksek oranlar olarak da belirtilmiştir.
Miyomlar sıklıkla belirti vermez ve yapılan jinekolojik muayenede ortaya çıkar. Miyom büyüklük ve konumuna göre şikayetler gözlenir. Kansızlık, artmış kanama ve karın ağrısı miyom varlığına işaret eder.
Miyom eğer gebelikte görülürse büyüme potansiyeli taşır ve ilerleyen haftalarda düşük, erken doğum ve gebelikte bebeğin duruş bozuklukları ile beraberlik gösterir. Dokuz aylık gebelik cesametine gelmiş miyomlarla karşılaşılacağı gibi çok küçük miyomlar yerleşimlerinden dolayı çok fazla şikayet yaratabilir.
Miyomun kısırlık ile ilişkisi net olmamakla beraber rahim iç duvarına bası yapan ya da ilerleyen gebelik haftalarında rahim boşluğuna basan miyomların olumsuz gebelik sonuçları ile ilişkili olduğu kabul edilmektedir.
Miyomların östrojen ve progesteron hormonlarının aktif olduğu üreme çağındaki ve kilolu kadınlarda görülme olasılığının yüksek olduğu kabul edilir. Kırmızı et tüketiminin miyom olasılığını artırdığı, sebze ve meyve zengin akdeniz tipi beslenmenin ise azalttığı kabul edilir.
Miyomların genetik yatkınlığı olanlarda ve zencilerde görülme sıklığının arttığı kabul edilir. Polikistik over sendromu, şeker, hipertansiyon ve hiç doğum yapmamış olmakta miyomla karşılaşma olasılığını artırır.
Miyom konumu ve yerleşimine göre farklı şekilde isimlendirilir ve farklı şikayetler gösterir. Rahim iç duvarında küçük bir miyom şiddetli kanamayla kendini gösterirken rahmin dışına doğru büyüyen çok büyük bir miyom hiçbir şikayet yaratmayabilir. Miyom konumuna göre intramural, subserozal, submukozal veya servikal olarak sınıflanabilir.
İntramural yerleşimli olan miyomlar en sık görülen ve rahim duvarına gömülen tiplerdir. Subserozal miyomlar rahim dış yüzeyine yerleşen miyomlardır. Submukozal miyomlar rahim iç zarı olan endometrium altında büyüyen miyomlardır. Servikal miyomlar rahim boynu denilen rahim ağzına yakın bölgede büyüyen miyomlardır. Eğer subserozal miyom batın iç boşluğuna büyürse ve ince bir bağlantı ile rahme tutunursa pedünküle miyom adını alır.
Miyomlar bunun dışında rahmin farklı bölgelerine ya da birden fazla bölgeye yerleşebilir. Miyomlar tek ya da çok sayıda olabilir.
Miyomlar hızlı büyürse merkezi bölümde kanlanmasının azalmasına bağlı çürüme yani nekroz yaşayabilir. Buna biz dejenerasyon adını veriyoruz. Miyom içine kanayabilir, içinde kalsiyum birikebilir ve içinde kistik değişiklikler olabilir. Menapoz sonrası daha çok kalsiyum birikmesi dediğimiz değişiklikler meydana gelir.
Halk arasında patates çuvalı miyom ya da dişi miyom adlandırılan sayılamayacak kadar çok sayıdaki miyomla kaplı rahme ise Leiomiyomatosiz adını veririz. Miyomun rahimden kopup vücutta başka organlara yerleşmesine ise parasitik miyom adını veririz.
Miyom tanısı elle yapılan pelvik muayene ya da jinekolojik ultrason ile konur. Kitlenin yerini MR görüntüleme de net olarak gösterir. Kasıkta yer alan yumurtalık kaynaklı kitleler ile karıştırılmamalıdır. Halk arasında miyom en çok yumurtalıkta bulunan yumujrtalık kisti ile karşılaştırılır.
Menapoz sonrası hızlı büyüme ise miyom görüntüsü veren yapının Leiomyosarkom adı verilen kötü huylu rahim tümörü olma riskini artırır. Çok nadir görülen bu tümörün ameliyat öncesinde tanısı yoktur.
Histerosalpingografi adı verilen rahim filmi ve serum fizyolojiğin rahim içine verilmesiyle yapılan sulu ultrason yada salin infüzyon sonografi ile bazı miyom vakalarına tanı koymak mümkündür.
Miyomlarda tedavi hastanın şikayetlerinin olmasına ve miyomun hızlı büyüyerek sorun yaratma potansiyeli ile ilişkilidir. Çoğu şikayet yaratmayan ve büyüme göstermeyen miyom için yakın izlem yeterli olabilir. Menapoz sonrası ise miyomlar büyümez ve hatta büzülme gösterir. Önemli olan takip sırasında büyüme ve şikayetlerin oluşması ile doğru zamanda müdahale kararı verilmesidir.
Miyomların tedavisine yönelik yaklaşımları sıralayacak olursak
Ağrı kesiciler ağrılı adet döneminde kullanılabilir. Doğum kontrol hapları rahim iç zarını incelterek geçici süre için kanamayı ve adet ağrısını azaltabilir. Kansızlık için demir takviyesi verilebilir.
Miyom tedavisinde kullanılan ilaçlar arasında miyoma bağlı kanamayı azaltmak için progesteron türevi haplar, levonorgestrel içeren rahim içi araç (mirena),Kabergolin, Ulipristal asetat, Danazol, gonadotropin hormonu salınımını artıran ilaçlar,danazol, mifepriston ve aromataz inhibitörleri sayılabilir.
Rahim arterlerinin kasık atar damarından girilen anjografi yöntemi ile tıkatılması ile. Miyomların beslenmesinin bozulması hedeflenir. Miyomların hacimsel olarak küçülmesini sağlar. İşlem sonrası hasta yoğun çürüme ağrıları duyabilir. Üremeye olabilecek olumsuz etkisinden dolayı üremesini tamamlamış kadınlara önerilebilir.
Tekrarlayan işlemlere ihtiyaç duyulabilir. Gömülü miyomların vücut dışına atılması mümkün olmaz. Rahim arterleri laparoskopi sırasında bağlanabilir. Embolizasyona göre daha az yan etkiye sahiptir.
Miyomektomi bir yada birden fazla miyomun rahimden çıkarıldığı rahim koruyucu cerrahidir. Üç tip miyom cerrahisi mevcuttur. Histeroskopik miyom çıkarılması rahmin içine girilen kamera ile miyomun kesilerek çıkarılması yöntemidir. Laparoskopik yada kapalı miyom ameliyatı ise karın boşluğuna göbekten girilen kamera ve karın duvarından girilen laparoskopi aletleri ile rahim duvarındaki miyomun çıkarılması işlemidir. Laparatomi ile yani karın kesilerek yapılan yada açık miyom çıkarılması ise karnın kesilerek açılması ve rahimden miyomun çıkarılması işlemidir.
Kapalı miyom çıkarılması ameliyatı daha az ağrı ve hastanede yatış süresi ile ilişkilidir. Kapalı ameliyatlardan sonra günlük yaşam ve işe dönüş süresi çok hızlıdır. Açık ameliyatlarda ise batın kesisine bağlı bağırsak hareketlerinin azalması, ameliyat sonrası ayağa kalkma ve günlük hayata dönüş daha geçtir. Uzun dönemde açık ameliyatların sonrasında karın içi yapışıklıklar yapabildiği görülmüştür. Histeroskopik miyom cerrahisi ise günübirlik işlemdir.
Rahmin bütününün alındığı işlem ise histerektomi işlemidir. Çoklu miyomlarda ve rahmin miyomlardan temizlenemeyecek olduğu durumlarda üremesini tamamlamış kadınlara önerilebilir.
Rahim iç duvarına hasar verici yöntemlerden olan endometrial ablasyon tekniklerinden 6 ay sonra kanama sıkıntısı geri dönebilir. Bu nedenle kalıcı bir yöntem olarak kabul edilmez.
Rayofrekans ablasyon yönteminde ise miyom içine gönderilen bir iğne yardımıyla radyofrekans elektrik enerjisi ile miyomun ısıtılması ve hücrelerin öldürülmesi işlemidir. Üreme kapasitesini tamamlamış kadınlara önerilebilir.
MR yönlendirilmiş fokus ultrasonu yüksek dereceli ultrason dalgaları ile miyoma hasar verilmesi amaçlanır.Her 5 hastadan birinde tekrarlayıcı tedavi gereksinimi doğar. Ülkemizde sık kullanılan bir yöntem değildir.
Doç. Dr. Süleyman Eserdağ tarafından genital estetik cerrahisi ve seksoloji alanlarında verilen kurs, eğitim ve toplantıların bir kısmını aşağıdaki bölümlerden inceyebilirsiniz.
Copyright 2024 Doç. Dr. Süleyman Eserdağ. Hera Vajinismus Tedavi Derneği Katkılarıyla. Tüm Hakları Saklıdır. Yasal Uyarı