Her ne kadar dünyaya bir bebek getirmek yani doğum, kadın için normal ve doğal bir olaysa da, eğer kadınlar bilinçli olarak doğuma hazırlanmazlarsa pek de kolay bir olay değildir. Bizler biliyoruz ki doğum sırasında bir kadın yaklaşık 3 kg ağırlığında bir bebeği doğum kanalından geçirerek dışarıya çıkarmaktadır. Eğer bir kadın usulüne göre doğuma hazırlanmazsa ve doğum eylemi sırasında olacaklar önceden bilinmezse, ciddi sıkıntılar çeker. Ama usulüne göre eğitilmiş ve hazırlanmış kadınlar için doğum son derece mutlu bir olaydır ve kişinin kendine güvenini arttırır.
Gebelik öncesi eğitimde amaç, doğum sırasında olacaklar, hekim ve yardımcı personelin yapacakları işlemler konularında anne adayını eğitmek ve ekibin bir parçası olan gebeyi kendine düşenler konusunda bilgilendirip, usulüne göre uygulamasını sağlayacak beceri oluşturmaktır. Böylece anne adayı doğum sırasında ürkek, pasif ve ne olacağını bilmeden beklemek yerine doğum ekibiyle uyum içinde kendine düşen görevleri yapacaktır. Bu da anne adayını çocuk doğurmanın ve anne olmanın ne kadar güçlü bir duygu olduğu konusundaki düşüncelerini güçlendirecektir. Bugüne kadar yapılan çalışmalar bize hep göstermiştir ki; belli prensiplerle eğitilmiş tüm anne adayları doğumu normal ve doğal bir olay gibi algılamaktadır.
Doğumun başladığına işaret eden kasılmalar başladıktan sonra doğumun tüm aşamalarını bilen anne adayı için her olay bir sonraki olayın habercisi gibi algılanacak, mutlu son yaklaşıyor diye sevinecek ve bu süreç içinde olanları anlayış ve güven ile karşılayacaktır. Aksi halde her olaydan sonra ‘ eyvah arkasından ne gelecek?’ diye korkacaktır. Bu olayı kabaca şöyle düşünebiliriz. Bir yerden bir yere giderken eğer yol güzergahını biliyorsak her şey bize kolay gelir ve her yeni gelinen noktadan hedefe şu kadar yaklaştık diye düşünürüz. Bilmediğimiz yol daima uzun ve korkuludur. Eğer kadınlar doğuma bilinçli hazırlanmazlarsa doğum hakkında bilinçsiz kişilerden öğrendikleri ile daima doğuma korkuyla yaklaşırlar.
Gebeler annelerinden, arkadaşlarından, kitaplardan hatta filmlerdeki ağrılı doğum sahnelerinden aldıkları yetersiz yanlış bilgilerden, mutlaka bilinçli bir şekilde doğruya yönlendirilmelidir. Hele doğum hakkındaki bilgileri korkunç doğum hikayelerine ve dayanılmaz doğum sancılarına dayanıyorsa, anne adayı doğum anı geldiğinde kendini bilinçli veya bilinçsiz bir şekilde korkunç bir serüvenin içinde bulacaktır. Anne adayı kendini çaresizce bu serüvenin içine bırakacaktır. Bu durum şaşkın,çaresiz baba adayını da etkileyecek ve çok sevdiği kişinin acı çektiğini ve çaresizliğini, yardım edememenin acısını taşıyacaktır.
Her kişi vücudunda alışılmışın dışında bir olay olduğunda bu olaya bir şekilde yanıt verir. Doğum kasılmaları başladığında kadında ağrı olacak ve gebe buna refleksle yanıt verecektir. Nasıl yanıt vereceği öğretilmezse herkesin ağrı karşısında verdiği uygun olmayan yanıtı verecektir.
Yani her doğum sancısı sırasında kendini bilinçsiz şekilde kasacaktır. Tıpkı iğneden korkan kişilerin iğne yapılırken verdiği reaksiyon gibi. İşte bu gerginlik hiç ağrı olmasa bile, insanlarda ağrı oluşturur. Buna korku –gerginlik-ağrı çemberi diyoruz. Diğer bir deyişle hiçbir neden yoksa bile kişi kendini gerer, bu da ağrıya neden olur.
Gerilmiş, korkmuş bir kadının ne yapacağı belli olma ya nefesini tutar ya da aşırı nefes alıp verir ve bu da vücuttaki oksijen dengesini bozar. Bu vaziyette belli bir süre geçiren gebe her geçen zaman dilimi içinde daha gergin, daha yorgun olur ve sonunda kendini kaybeder. Yeterince eğitilmemiş kadınlarda doğum sancıları (uterus kasılmaları) sanki daha uzun sürüyormuş gibi gelir. Sancının başlangıcı ve bitişi hakkında bize doğru bilgi veremez. Korku, gerginlik geçen her saat gebe kadını bitirir, her ağrı daha şiddetli hissedilmeye başlar ve kontrolü giderek güçleşir. Bütün bu saydıklarımız yani korku, bilgisizlik, çaresizlik, gerginlik, oksijen dengesinin bozulması ve yorgunluk doğum eyleminin yükünü dayanılmaz hale getirir. Her yeni ağrıyı daha şiddetli hissetmeye ve ağrısız geçen süreler içerisinde yeni ağrılar gelecek diye korkuya, paniğe neden olur. Çevresindekilerin dikkatini çekmek ve onlardan yardım istemek için, içinde bulunduğu durumu abartmaya başlar.
Eğer doğum ekibi deneyimsizse, ekibin paniğe kapılmasına ve yanlış karar almasına yol açabilir. Eğer doğum ekibi deneyimli ve sabırlı ise, bu kez de gebenin yakın çevresi tarafından haksız yere gerekli müdahaleyi yapmamakla suçlanır.
Lamaze yöntemi, bir gebeyi; duygusal ve bedensel yönden bilinçli bir şekilde doğuma hazırlar. Hazırlanmış bir gebe böylece doğuma, korku yerine tatlı bir heyecan ve neşeyle yaklaşır. Doğum sırasında bebeğin anne karnından dışarıya hangi mekanizma ile çıkacağını, hangi kaslarını niçin kastığını, hangi organların nasıl ve niçin açıldığını, bebeğin doğum kanalında nasıl ilerlediğini bildiğinden, doğumun hangi safhasında olduğunu daima fark ederek doğum ekibinin verdiği bilgileri rahatlıkla anlayacak, her safhada psikolojik olarak hazırlanmış, fizik olarak güçlü bir organizmayla bilinçli bir şekilde cevap verecektir. Böylece işler daha da kolaylaşacaktır.
Lamaze yönteminin esası, ünlü Pavlow’ un şartlı refleksine dayanır. Pavlow’ un köpeği ile yaptığı deneyler sonucu ortaya çıkan şu prensibe dayanır: bir kişinin beyni, belli bir uyarıyı kabul edip, analiz etmek ve doğru olan cevabı vermeye göre eğitilebilir. Bu yöntemi Lamze’den önce uygulayan Rus psikologlar, bu yönteme ‘ Psikoprofilaksi’ adını verdiler. Kabaca, beynin yani bilincin korunması demektir. Onlara göre bir gebe kadın doğru eğitilirse rahim kasılmalarına amaca yönelik akılcı cevap verecektir. Bu araştırmacıların yaptığı çalışmalar sonucunda bilinçli eğitilmiş gebeler her rahim kasılmasında korku ve kendini sıkmak yerine, gevşeme ve bilinçli nefes almayla cevap vermiş, bu kadınların doğumları son derece kısa sürmüş ve kolay olmuştur.
Hatta, bu yöntemle doğum yapmış kadınlar, doğum sırasında ‘Hiç acı hissetmedim’ diyecek kadar ileri gitmişlerdir. Rus bilim adamları 1950 yılında Paris’te bu deneyimlerini bir kongrede anlatmışlar ve Paris’te bir kliniğin direktörü olan Dr. Lamaze bu teknikle hemen ilgilenmiş ve öğrenmek amacıyla Rusya’ya gitmiştir. Rusya’dan döner dönmez Ruslar ’ın orijinal tekniklerine yeni nefes teknikleri ilave etmiş ve Fransa’da ağrısız doğum denilen bir tekniği başlatmıştır. Daha sonra bu teknik tüm dünyaca benimsenmiştir ve ABD’de Lamaze kliniğinde uygulanan yöntemlere bazı ilaveler yapılmış ama yönetimin adı değişmemiştir.
Her ne kadar bazı kişiler Lamaze yöntemi ile hazırlandıktan sonra doğum sırasında hiç ağrı çekmediklerini söyleyecek kadar ileri gitmişlerse de; bu asla herkesin ağrı çekmeyeceği anlamına gelmez. Kesinlikle ağrı daha az olacaktır ve bu ağrılar dayanılabilir boyuttadır. Ama yine de bazen ağrı kesicilere ihtiyaç olabilir. Yine tüm gebe kadınlar şunu iyice bilmelidirler ki, Lamaze yöntemi ile hazırlanmış gebelerde sezaryen ve müdahaleli doğu, hazırlanmamış kadınlara göre çok daha az olacaktır. Ama bu asla doktor müdahalesi olmadan doğum olacak anlamına gelmez. Bazen doktor müdahalesine rağmen sezaryen gerekebilir. Ama bilinçli hazırlanmış hasta hem müdahalenin niye yapıldığını bilecek, hem de doğum ekibine yardımcı olacaktır. Tabi bizim amacımız sağlıklı bir bebek doğurtmak, annede komplikasyonsuz bir doğum gerçekleştirmek, bu olaydan tüm ailenin bilinçli bir şekilde mutluluk duymasını sağlamaktır.
Eğer doğum olayının gerçekleşmesi için sezaryen gerekiyorsa buna da hazır olmalıyız. Bazen hekim ağrıları azaltmak için ağrı kesici ilaçlar verebilir, çünkü bazı durumlarda ne kadar eğitilmiş olursa olsun gerekli önlemler alınmazsa gebeler ağrı duyabilir. Bu da anne adayının Lamaze yöntemi hakkındaki olumlu düşüncelerini negatif olarak etkileyebilir. Büyük bir olasılıkla doğum normal olsa da bazı faktörleri ağrıların daha çok olmasına yol açabilir. Gebe kadının fizik yapısı, ağrı eşiği, bebeğin büyük veya küçük olması, kasılmaların şiddeti, doğum sırasında olabilecek komplikasyonlar,ağrıların algılanmasında önemli faktörlerdir. Eğitilmiş gebe bu anormallikleri hekimden önce fark eder ve uyarır. Eğer önce hekim fark ederse paniğe kapılmaz, anlayışla karşılar ve gerekli önlemleri de alır.
Eğitilmiş gebe ağrı duysa bile bu ağrıya panikle karşılık vermez. Başlayan doğum eylemini anlayışla karşılayıp, görevine bilinçli bir şekilde konsantre olarak başarıya ulaşacağına inanır. Buna karşın eğitilmemiş gebeler pasif, çaresiz ve kızgındırlar.
Birçok kişinin düşündüğü gibi Lamaze yöntemi doğal doğum şekli olarak algılanmamalıdır. Bu yöntemle kadınlar şartlı refleks prensibiyle ağrıya pasif, endişe, korku çemberiyle yaklaşmaz. Belli bir eğitim sonunda bilinçli olarak yaklaşır.
Bize göre en büyük kazanç bir kadının hayatındaki en önemli olayda bilinçli ve aktif rol oynamasıdır. Anne olmanın tüm safhalarını bilinçli yaşayarak idrak etmesi anneye başarının tatmin ve mutluluğunu verecek,her başarılı kişi gibi kendisiyle övünecektir. Ayrıca doğum anından korkmayacak doğuma bilinçli ve güvenle yaklaşacak, kontrolü kaybetmeyecek,güçlü duracaktır. Ayrıca tüm doğum eylemine şahit olmuş ve ekibin parçası olan baba da bu muhteşem olayda aktif rol almanın hazzını tadacaktır.
Çoğu yerde olduğu gibi unutulmuş pasif bekleyen kişi olmaktan kurtulacak ve doğumda eşine yardım ederek eylemde aktif olarak rol alacaktır. Çoğu kez anneler, babalara oranla çocuklarına daha düşkünlerdir. Anneler çocukları için kendilerini kolayca feda edebilirler.
Eğitim ile doğuma hazırlanmış ve doğumda aktif rol oynamış babaların çocuk sevgileri neredeyse annelik duygusu kadar güçlüdür. Ayrıca bu babaların doğumdan sonraki mesleki yaşantılarında başarılarının belirgin şekilde arttığı ve kendine olan özgüveninin güçlendiği gözlenmiştir. Bir erkek için, özellikle de sorumluluklarının bilincinde sevgi dolu bir erkek için, aileye bir bebek kazandırma amacıyla eşinin ne denli sıkıntılara katlandığını görmek çoğu kez eşine karşı büyük bir saygı ve hürmet duymasına neden olur, hele kendisinin de bu çorbada tuzunun olduğunu hissetmesi özgüvenini arttırır.
Hazırlanmış çiftlerde doğum komplikasyonları çok daha az olur. Doğum daha kısa sürer, daha az ilaç kullanılır. Bebekler daha sağlıklı olur ve daha ilk günden annesi ile babasının beraber olduğu uyumlu bir sevgi ortamında doğmanın hazzını tadar. Tüm bu eğitim sırasında anne, baba, doktor, ebe ve doğum ekibi birbirini daha iyi tanır ve birbirlerine karşı güvenleri artar. Sonuçta güvenli bir ortamda neşe dolu bir doğum olur.
Gebeler doğuma hazırlanırken, doğum eylemi ve doğum sırasında neler olacağını iyice öğreneceklerdir. Ayrıca kendi vücudunu doğum sancıları sırasında nasıl kontrol edeceği konusunda gerekli teknikleri öğrenerek deneyim kazanacaktır. Örneğin ağrı geldiğinde kendisini kasıp çaresiz beklemeyecek, bilinçli bir şekilde gevşemeyi ve sakin olmayı öğrenecektir. Yine her kasılma sırasında kasılmanın şiddeti veya zamanına bağlı olarak özel nefes alma tekniğini uygulayacak ve böylece oksijen seviyesini kontrol altında tutabileceklerdir. Her kasılma sırasında yapması gerekenleri bilecek, böylece beyni bu olayla meşgul olduğu için daha az ağrı hissedecektir.
Bilinçli kişi ağrının başlangıcını, en şiddetli anını, bitişini bilinçli bir şekilde ayıracak ve her iki ağrı arasındaki zamanda doğru bir şekilde istirahat etmeyi ve adalelerini dinlendirmeyi öğrenip, doğum sırasında hala bilincini koruyarak, güçlü ve enerjik kalacaktır. Yine bu ağrılar ve ağrılar arası süreçte daima yanında bulunan eşin çaresiz ve panik içinde olmayacak, akıllı bir şekilde gebeye yardım edecektir.
Bu amaca göre eğitilmiş gebe için, her ağrı korku ve çaresizliğin başlangıcı değil,mutlu sona erişmek için iş yapma vaktidir. Bilgi özgüven, gevşeyebilme, nefes alma teknikleri ve enerjisini koruyabilme sanatı gebe kadına doğum eylemi sırasında bilinçli ve aktif rol oynama şansı verecek, kendini ekibin bir parçası gibi hissetmesini sağlayacak ve bu mutlu sonda yalnız anne olmanın zevkini değil böyle bir olayda aktif rol oynamanın da başarı ve tatminini yaşayacaktır. Ayrıca aynı duyguları eşi de paylaşacaktır.
Yapılan çalışmalarda bu tür doğumlarda bulunmuş eşlerin çocuk sevgileri ve aile bağları çok daha güçlü olmakta ve boşanmalar daha az olmaktadır.
Doç. Dr. Süleyman Eserdağ tarafından genital estetik cerrahisi ve seksoloji alanlarında verilen kurs, eğitim ve toplantıların bir kısmını aşağıdaki bölümlerden inceyebilirsiniz.
Copyright 2024 Doç. Dr. Süleyman Eserdağ. Hera Vajinismus Tedavi Derneği Katkılarıyla. Tüm Hakları Saklıdır. Yasal Uyarı