“Reçetesi yazıldı, şifa ile taburcu oldu. 5 günlük istirahati uygundur” ne demek, hiç düşününüz mü? Tıpta sıkça kullandığımız reçete, şifa, taburcu, istirahat kelimelerinin kökenlerini hiç merak ettiniz mi?
“Reçete” kelimesi, Latince “recepta”, yani alındı, makbuz, pusula sözcüklerinden evrilmiştir. İtalyanca ricetta "reçete, yemek tarifi" demektir. Latince’de recipere, recept- "kabul etmek, teslim almak" anlamına gelir. İngilizce’deki receipt (makbuz),reception (resepsiyon),Fransızca’da reçu (alınan) kelimeleri aynı kökenlidir.
“İstirahat” (إستراحة z) kelimesi, Arapça "soluk alma, dinlenme" sözcüğünden alıntıdır. Arapça’da rāḥat (راحة z ) "soluk alma, ferahlama, güzel koku koklama, dinlenme" anlamına gelir. Bu sözcük Arapça ruh (روح z) "soluk, nefes" sözcüğünden türetilmiştir. İlk kullanımı ise 1300 yıllara kadar iner. Söylemesi zor olsa da 700 yıldan fazla kullanmışız bu kelimeyi, demek ki sevmişiz istirahat’i.
“Şifa” (شفاء z) kelimesi, Arapça "iyileşme, tedavi" sözcüğünden alıntıdır. Şafa (شفا z) "tedavi etti, iyileştirdi" fiilinin mastarıdır. Şifaya kavuşmak hastalığın bittiğinin habercisidir. Ne güzel bir tümcedir; “şifaya kavuşmak”.
Hastanede yatarken en çok aranan kelimelerin başında gelir, taburcu olmak. Aylardır, haftalardır veya günlerdir hastanede yatan birisi için şifaya kavuştuğunun müjdesidir. İyilik durumudur, yeniden sağlıklı bir şekilde eve, işi, sosyal aktivitelere, spora, sanata dönmektir. Doktorun ağzından beklenen en değerli cümlenin içindedir. Peki, nereden gelir taburcu olmak terimi?
Asker milletiyiz vesselam; ülkemizde sağlıkla ilgili terimlerimizin bir kısmı da askeri kökenlidir. “Taburcu olmak” da bunlardan birisidir. Çıkış şekli çok manidardır! Nereden mi gelir, anlatayım size!
Çanakkale, Kurtuluş savaşı, 1. Dünya harbinde savaşan askerlerimiz yaralanıp hastaneye yattıklarında gerekli tedavileri yapılır, iyileşenler taburlarına geri gönderilirdi. “Taburcu” olmak, yani “taburuna geri gönderilmek” terimi de böyle doğmuştur. Savaşacak genç nüfusun azlığı nedeniyle, evlerine değil de yeniden cepheye gönderilen, belki de dünyadaki tek milletin çocuklarıyız!
Çanakkale Savaşı’nda ülkedeki tek tıp okulu vardı: “Mekteb-i Tıbbiye-i Adliye-i Şahane”. Bu okulun tüm hoca ve öğrencileri savaşa gönderilmiş, eğitime bir süre ara verilmiş ve binası hastaneye dönüştürülmüştü. Fedakâr Türk hekimleri bir yandan cephede savaşıyor, diğer yandan yaralı askerleri tedavi etmek için hastanelerde, revirlerde, çadırlarda koşuşturuyorlardı.
O günlerden bu güne, hekim ordusu olarak fedakârlıklarımız hiç değişmeden devam ediyor. Dün savaşta, cephelerde yer alan Türk hekimi, bu gün ülkemizin zor şartlarında hayat mücadelesine devam ediyor.
Hekimlik, pek çok özellikleriyle çok fazla çalışma, özen, sabır, azim ve yüksek dozda insan sevgisi gerektiriyor!
Önce sağlığınız, afiyetiniz tam olsun! Hastalanmayın. Hastalanırsanız da hekimsiz, ilaçsız, reçetesiz kalmamanız dileği ile…
Doç. Dr. Süleyman Eserdağ tarafından genital estetik cerrahisi ve seksoloji alanlarında verilen kurs, eğitim ve toplantıların bir kısmını aşağıdaki bölümlerden inceyebilirsiniz.
Copyright 2024 Doç. Dr. Süleyman Eserdağ. Hera Vajinismus Tedavi Derneği Katkılarıyla. Tüm Hakları Saklıdır. Yasal Uyarı