Hekim olmanın, insanların hayatına dokunmanın pek çok güzellikleri, ayrıcalıkları vardır. Ancak, bir güzel tarafı da pek çok insan, farklı kültürler ve hayatın gerçeklerine birebir şahit olmamız. Şahit olduğumuz bu olaylar bazen bizi üzer, bazen düşündürür, bazen ise neşelendirir.
Ülkemizde hekimlik bir san’at olarak kabul edilmektedir. Ülkemizin kanunlarında da bu şekilde geçer. Resmi Gazete’de 14.4.1928 yılında kabul edilen 1219 numaralı “Tababet ve Şuabatı San’atlarının Tarzı İcrasın Dair” ismiyle bilinir. Yaptığımız iş önceliklidir, aşırı titizlik, disiplin, dikkat ve aşırı özveri gerektirir.
Tıp fakültesinden 6 yılda mezun olursunuz, sonrasında Tıpta Uzmanlık Sınavı’na (TUS) girersiniz, TUS oldukça zor bir sınavdır, başarılı olursanız, üzerine 4-5 yıl uzmanlık eğitiminiz olur, uzmanlık eğitiminizden sonra 1-2 yıl arası mecburi hizmet vs derken yaşınız 31-32’lere ulaşır. Sizin yaşıtınızdaki arkadaşlarınızın pek çoğu mühendis, iş adamı veya ticaret erbabı olmuştur. Siz ise kariyerinizin henüz başındasınızdır. O yüzden stetoskop en değerli takıdır; elde etmek ve kullanmak için ödediğimiz bedel gençliğimiz, hatta ömrümüzdür. Her hekim meslektaşım da san’atını icra ederken bu bilinçle, sahip olduğu o değerli takının önemini kavrayarak yıllarını verir bu kutsal mesleğe.
Dedim ya, hayatın bazen ilginç ve hatta birbirinden komik yüzlerine de şahit oluruz diye. Kaç yıllık hekim olsak da bize şaşırtan, iz bırakan olaylar nadir değildir. Hayatın gerçekleridir onlar.
Bu günlerde belki ülke olarak en çok ihtiyacımız olan hormon: “serotonin”. Şimdi gerçek bir olayı anlatayım size de serotoniniz artsın, biraz neşelenin! Efsane değil, gerçek bir olay bu!
Paylaşılmasın ama, “aramızda kalsın” olur mu?
90’lı yıllarda geçen bomba olay şu.
Mersin Tarsus arası anayolda, kamyon şoförü yoldan bir kadın alır kamyonuna. Görüşme bitiminde adam cüzdandaki paraların kaybolduğunu anlar. Doğruca karakola çeker kamyonunu. Kadının üstü aranır, ancak üzerinde para bulunmaz. Bunun üzerine kadının, adamın parasını vajinasına soktuğundan şüphelenilir. Karakol kadını gerekli jinekolojik muayene için Mersin’e sevk eder. Kadının muayeneye girmesi için para ödemesi gerekir. Kadın “üzerimde para yok” der. Olay büyür ve nöbetçi sosyal hizmet uzmanına gelir. Memur aynen şöyle yazar: “hazneden çıkacak olan paranın hazineye iadesi uygundur”. Bunun üzerine kadın jinekolojik muayene masasına alınır (tabiri caizse “çatala” çıkar). Spekulum takılır ve vajinası içinden bir tomar para çıkartılır. Çıkarılan para önce masanın üzerindeki saç kurutma makinesiyle kurutulur. İçinden muayene parası kesildikten sonra gerisi şoföre iade edilir. Aman, siz siz olun, kullandığınız paraya da dikkat edin o zaman, nereden çıktığı belli olmaz çünkü!
Doç. Dr. Süleyman Eserdağ tarafından genital estetik cerrahisi ve seksoloji alanlarında verilen kurs, eğitim ve toplantıların bir kısmını aşağıdaki bölümlerden inceyebilirsiniz.
Copyright 2024 Doç. Dr. Süleyman Eserdağ. Hera Vajinismus Tedavi Derneği Katkılarıyla. Tüm Hakları Saklıdır. Yasal Uyarı