Ameliyat izleri tedavisinde farklı yöntemler uygulanabilmektedir. Amaç hem kozmetik hem de işlevsel açıdan dokunun daha iyi bir hale getirilmesidir.
Ameliyat İzleri Nedir?
Ameliyat bölgesinde kalan ve “skar” olarak adlandırılan izler kozmetik bazı sorunlara yol açabilir. Diğer taraftan kaşınma, yanma, batma, iğnelenme ve İrritasyon (tahriş olma) gibi şikâyetlere de yol açar. Ameliyat izleri bazı kişilerde daha yoğun bazılarında ise daha nadiren izlenmektedir. Ameliyat sonrası tamamen izsiz bir iyileşme çoğu zaman mümkün olmasa da ameliyat izleri tedavisi için pek çok yöntem geliştirilmiştir. Her yöntemin etki mekanizması ve uygulanış şekli farklıdır.
Ameliyat izleri tedavisinde seçilecek yöntem izlerin tipine (kabarık, çökük, koyu renkli vb.),hastanın cilt tipine, izlerin ne kadar zamandır mevcut olduğuna ve hastanın beklentilerine göre belirlenir. Gerekirse birden fazla yöntem kombine edilerek daha iyi sonuçlar da alınabilir. Ameliyat izleri tedavi yöntemleri oldukça çeşitlidir. Bu bölümde, günümüzde ameliyat izlerini azaltmak veya görünümünü güzelleştirmekiçin hangi bilimsel tedavi yöntemlerin kullanıldığını ve alınabilecek önlemleri detaylı bir şekilde okuyabileceksiniz.
Ameliyat İzleri Tedavisi Nasıl Yapılır? Uygulanan Yöntemler
Ameliyat izleri tedavisinde farklı yöntemler uygulanabilmektedir. Amaç hem kozmetik hem de işlevsel açıdan dokunun daha iyi bir hale getirilmesidir. Bu tedavi alternatifleri hem hipertrofik skar hem de keloid tedavilerinde uygulanmaktadır. İşte, yara izi tedavileri için kullanılan 12 ayrı yöntem:
1. Lazer Tedavisi
Fraksiyonel CO2 lazer ve pulsed dye lazer (PDL) tedavileri ameliyat izlerini azaltmada oldukça etkili yöntemlerdir. Fraksiyonel karbondioksit lazer, cilde mikroskobik sütunlar halinde lazer ışınları göndererek etki eder. Bu ışınlar, cildin üst tabakasında kontrollü geçici termal hasarlar oluşturarak alttaki dermis tabakasında yeni kolajen üretimini uyarır. Böylece hasarlı skar dokusu, yerini zamanla daha sağlıklı bir dokuya bırakmaya başlar.
Hipertrofik skar veya keloid gibi kabarık izlerde lazer uygulamasıyla birkaç seansta belirgin düzelme görülebilir. Aynı zamanda lazerler, cilt yüzeyini yenilediği için eski ameliyat izlerinin etrafındaki cilt dokusu görünümünü de iyileştirir. Fraksiyonel lazer tedavisi genellikle ortalama 3-5 seans uygulanır. Seanslar arasında cildin iyileşmesi için yaklaşık 4-6 hafta beklenir. Her seanstan sonra ciltte yenilenme devam ettiğinden, tam etki genellikle son seanstan birkaç ay sonra ortaya çıkar.
Lazer tedavisi genellikle lokal anestezik kremlerle bölgenin uyuşturulmasıyla uygulanır. İşlem sonrası birkaç gün hafif kızarıklık ve kabuklanma normaldir. Güneşten korunma ve nemlendiriciler ile cilt hızlıca kendisini toparlar.
2. Steroid Enjeksiyonları
Kortikosteroid enjeksiyonları, kabarık ve sert ameliyat izlerini yumuşatmak ve düzleştirmek için uzun yıllardır kullanılan bir yöntemdir. Bu yöntemde, güçlü bir anti-inflamatuar etkisi olan steroid ilaç, doğrudan iz dokusunun içine ince bir iğne ile enjekte edilir. Steroid, bölgede aşırı kolajen üretimini baskılar ve enflamasyonu azaltır. Özellikle keloid ve hipertrofik skar tedavisinde ilk seçeneklerden biridir. En çok uygulanan steroid “triamsinolon” (triamcinolone) enjeksiyonlarıdır.
Yara izi içine steroid enjeksiyon tedavisi genellikle belirli aralıklarla tekrarlanır, çünkü tek bir enjeksiyon çoğunlukla yeterli olmaz. Enjeksiyonlar sayesinde keloidin yumuşaması, yüksekliğinin azalması ve koyu kırmızı renginin solması hedeflenir. Steroid enjeksiyonu yapılan bölgede zamanla yaklaşık %50’ye varan oranda küçülme sağlanabildiği, bazı vakalarda izlerin neredeyse tamamen kaybolacak kadar düzleştiği bilimsel çalışmalarda da bildirilmiştir.
Steroid (kortizon) enjeksiyonları genellikle aylık aralıklarla uygulanır. Keloid veya kabarık izler için tedaviler çoğunlukla 4-6 hafta arayla, 3-4 seans tekrarlanarak yapılır. Ancak dirençli vakalarda tedaviler 6 seansa kadar çıkılabilir.
3. Mezoterapi
Mezoterapi, cildin orta tabakasına çeşitli vitamin, mineral ve ilaç karışımlarının mikro iğnelerle enjekte edilmesi esasına dayanan bir tedavi şeklidir. “Skar mezoterapisi” olarak adlandırılan uygulamada ise amaç, yara izlerinin görünümünü azaltmaktır. Bu yöntemde iz bölgesine ve çevresine cilt yenilenmesini destekleyecek özel kokteyller enjekte edilir. İçeriğinde genellikle C vitamini, B vitaminleri, antioksidanlar, amino asitler, hyalüronik asit ve bazen büyüme faktörleri gibi yararlı maddeler bulunur. Enjeksiyonlar sayesinde skarlı bölgede kan dolaşımı artar, taze kolajen ve elastin üretimi tetiklenir ve cilt yenilenme süreci başlar.
Mezoterapi sonrası iz dokusunda yumuşama, renginde ve dokusunda normale yakınlaşma gerçekleşir. Mezoterapi, genellikle diğer yöntemlerle kombine edildiğinde daha çarpıcı sonuçlar verir; örneğin lazer tedavisiyle birlikte lazerin etkisini destekleyerek cildin daha çabuk onarılmasını sağlar. İşlem sırasında ağrı minimal düzeydedir.
4. Karboksiterapi
Karboksiterapi, karbondioksit (CO₂) gazının ince bir iğne aracılığıyla cilt altına enjekte edilmesi yöntemidir. Bu tedavinin temel mantığı, dokularda kontrollü bir oksijenlenme artışı sağlamaktır. Vücuda karbondioksit verildiğinde, ilgili bölgeye oksijenli kan akışı artmaktadır.
Skar tedavisinde karboksiterapi, özellikle sert ve esnekliğini yitirmiş iz dokusunu yumuşatmayı ve cildin kendi kendini onarma mekanizmalarını uyarmayı amaçlar. Karboksiterapi sıklıkla haftalık seanslar halinde uygulanır ve genellikle 8-10 veya daha fazla seans gerekebilir. Her bir enjeksiyon kısa sürer ve genellikle tolere edilebilir düzeydedir. İşlem sonrasında bölgede hafif şişlik veya morluklar oluşsa da kısa sürede geçmektedir. Karboksiterapi, tek başına uygulanabildiği gibi mezoterapi, PRP ve lazer gibi yöntemlere kombine de edilebilir.
5. PRP (Platelet Rich Plasma – Platelet Yönünden Zengin Plazma)
PRP tedavisi, kişinin kendi kanından elde edilen trombosit (platelet) yönünden zengin plazmanın problemli bölgeye enjekte edilmesidir. PRP hazırlanırken hastadan küçük bir tüp kan alınır, santrifüj ile ayrıştırılarak trombositlerden zengin sarı renkli plazma elde edilir. Trombositler vücudun onarım ve iyileşme sürecinde önemli rol oynayan büyüme faktörlerini içerir. Elde edilen trombositten zengin plazma ameliyat izinin bulunduğu deri altına ince iğnelerle enjekte edilir. Amaç, bölgedeki iyileşmeyi hızlandırmak, yeni kolajen oluşumunu teşvik etmek ve cilt kalitesini artırmaktır.
PRP, lazer ve mikro-iğneleme gibi tedavilerin etkinliğini artırmak için de sıkça kombine edilir. Örneğin; fraksiyonel lazer sonrası PRP enjekte edildiğinde cilt daha hızlı toparlar ve izdeki düzelme daha belirgin olur. PRP’nin en büyük avantajı, hastanın kendi kan ürünü kullanıldığı için alerji veya ciddi yan etki riskinin çok düşük olmasıdır. Uygulama sonrasında bölgede hafif bir dolgunluk, pembelik olsa da bu durum birkaç günde normale döner. İz tedavisi için genellikle birkaç seans PRP enjeksiyonu gerekebilir.
6. Cerrahi Skar Revizyonu
Çok geniş veya istenmeyen şekilde iyileşmiş bazı ameliyat izlerinde “skar revizyonu” adı verilen düzeltme ameliyatları yapılabilir. Skar revizyonunda, eski izlerin olduğu bölge genelde lokal anesteziyle çıkarılır ve cilt yeniden dikilerek kapatılır. Amaç, daha ince ve estetik bir iz elde etmektir. Ancak cerrahi revizyonun her zaman tamamen tatmin edici olmadığını ve yeni bir iz oluşturabileceğini de unutmamak gerekir. Özellikle keloid eğilimli hastalarda cerrahi skar revizyon ameliyatından sonra yeniden keloid oluşma riski vardır, o yüzden bu hasta grubunda önerilmez. Yapılırsa da ameliyat sonrası erken dönemde silikon tabaka kaplaması, steroid enjeksiyonları ve baskı tedavileri ile önlemler alınmalıdır.
7. Baskı Tedavisi (Kompresyon)
Hem skarın hacim olarak küçültülmesinde hem de tedavisinde etkin yöntemlerden birisi de ameliyat izlerinin “kompresyon tedavisi” olarak bilinen “baskı tedavisi” dir. Baskı tedavisiyle skarın kan dolaşımı azalır, kolajen liflerin birbirine paralel şekilde maturasyonu sağlanır ve böylelikle skarın olgunlaşması gerçekleşir. Sonuç olarak; skarın büyümesi ve genişlemesi engellenmiş olur.
Kompresyon tedavisi iççin özel giysiler (elastik materyalli),bandajlar, silikon tabakalar, silikon jeller, baskı elbiseleri (Velcro sargıları) kullanılabilmektedir.
8. Krioterapi (Soğuk Tedavisi)
İleri boyuttaki skar formasyonlarında ve tedaviye dirençli olgularda; krioterapi yani dondurarak tedavi uygulanabilir. “Soğuk tedavisi” olarak da bilinen krioterapi sıvı nitrojenin skar üzerine sıkılarak dondurulması, dokunun yok edilerek küçültülmesi prensibi ile çalışır. Tek başına veya steroid enjeksiyonlarına ek olarak uygulanabilmektedir. Dokuda renk açılması yapması ise dezavantajıdır.
9. Radyoterapi
Radyoterapi yani ışın tedavisi de dirençli keloidlerde uygulanan bir tedavi alternatifidir. Nadiren tercih edilir.
10. 5-Flororasil (5-FU)
Bir kanser ilacı olan 5-Flororasil (5-Fluorouracil) tedavisi aşırı kolajenin üretimini engelleyerek hem keloid hem de hipertrofik skarların tedavisinde kullanılabilmektedir. Haftada bir veya iki haftda bir şeklinde, doğrudan skar içine enjeksiyon (intralejyoner tedavi) şeklinde uygulanır. Topikal şekilde uygulanan kremi de vardır. Zor ve tedaviye dirençli olgularda tercih edilebilir.
11. İnterferon Enjeksiyonları
İnterferon alfa enjeksiyonları da kolajen üretimini baskılayarak keloid ve hipertrofik skarların tedavisinde kullanılmaktadır. Kaşıntıyı da azaltır. Yara izi tedavilerinde nadiren tercih edilmektedir. Haftada bir veya iki haftada bir kez, doğrudan yara izi içine enjeksiyon şeklinde uygulanır.
12. Ozonterapi
Vücuda tıbbi ozon gazının verilmesi şeklinde uygulanan ozonterapi yara izi tedavilerinde farklı şekillerde faydalar sağlar. Antiviral ve antibakteriyel özellikleri, dokulara oksijen taşınmasını arttırması, taze kolajen üretimini desteklemesi, enflamasyonu azaltması ve dolaşımı arttırması bilinen en öenmli özellikleridir. Ozon tedavileri; ozonlanmış zeytinyağının bölgeye sürülmesi, yaralı bölgenin ozon gazı ile çevrilmesi (bagging) veya majör/minör uygulama şekillerinde olabilir.
Ameliyat İzleri Tedavisinde Başarı
Ameliyat izleri tedavilerinde başarı, izlerin tamamen yok edilmesiyle değil, görünümün mümkün olduğunca iyileştirilmesiyle ilişkilidir. Hiçbir tedavi, %100 izsiz bir cildi garantisi etmez. Ancak doğru yöntemlerle izlerde oldukça tatmin edici düzeyde iyileşme sağlanmaktadır.
Kişiden kişiye başarı oranları %50 ile %90 arasında değişmektedir. Başarı oranlarında izlerin tipi, derinliği, bölgesi, uygulanan tedavi yöntemleri ve doktorun bu alandaki tecrübesi rol oynar. Genel olarak, yeni oluşmuş (ilk birkaç aylık) izler tedavilere çok daha iyi yanıt verir. Çünkü skar dokusu hâlâ yeniden şekillenme sürecindedir. Öte yandan yıllar önce oluşmuş, olgunlaşmış izler de tedavi edilebilir; ancak bu durumda daha fazla seans ve kombine yöntemler gerekmektedir. Bu nedenle zamana karşı yarış önemlidir ve iz ne kadar tazeyse müdahaleler o kadar etkili olacaktır.
Başarı oranlarını değerlendirirken beklentileri gerçekçi tutmak önemlidir. Yara izleri tamamen silinmese de uygulanan tedaviler sonrasında izlerde gözle görülür bir iyileşme fark edilir ve bu da yaşam kalitesini artırır. Bazen, iz neredeyse tamamen belirsiz hale de gelebilir.
Tedavi Sonrası İzlem ve Öneriler
Ameliyat izi tedavisi uzun soluklu bir süreç olabilir. Tedaviniz tamamlandıktan sonra ya da devam ederken, evde ve günlük yaşamınızda yapacaklarınız en az klinikte uygulanan işlemler kadar önemlidir. Ameliyat izi tedavisi gören hastaların yapması gerekenler aşağıdadır.
Güneşten Korunun: Güneş ışınları, yara izlerinde kalıcı renk değişikliklerine ve koyulaşmalara yol açabilir. Bu yüzden tedavi sonrası dönemde iz bölgesini güneşten korumak birincil kuraldır. Özellikle lazer gibi işlemlerden sonra, cilt hassaslaştığı için yüksek koruma faktörlü (SPF 30-50) güneş kremleri ile uygulama bölgesi güneşten korunmalıdır.
Düzenli Nemlendirme ve Masaj: İyileşme sürecinde cildin nemli tutulması, skar dokusunun daha yumuşak ve esnek olmasına yardımcı olur. Doktorunuzun önerdiği nemlendirici kremi (gerekirse silikon bazlı krem) iz bölgesine günde en az 1-2 kez hafif bir masaj yaparak uygulayın.
Sağlıklı Beslenme ve Bol Su Tüketimi: Beslenme, cilt sağlığı ve yara iyileşmesi üzerinde düşündüğümüzden daha etkilidir. Protein açısından zengin beslenmek (et, süt, yumurta, baklagiller gibi) vücudun tamir mekanizmalarını destekler. C vitamini, çinko gibi vitamin ve mineraller de kolajen sentezi için gereklidir. Özellikle taze sebze ve meyve tüketimine özen gösterin. Bol su içmek, cildin hidrasyonunu sağlar ve iyileşmeyi olumlu yönde etkiler.
Sigara ve Alkolden Uzak Durun: Sigara dumanındaki kimyasallar damarları daraltır ve cilt altı dokulara giden oksijeni azaltır. Bu da yara iyileşmesini yavaşlatır ve izlerin daha belirgin kalmasına neden olabilir. Benzer şekilde aşırı alkol tüketimi de vücudun onarım mekanizmalarını bozmaktadır. Eğer sigara kullanıyorsanız, ameliyat sonrasında ve iz tedavisi sürecinde bırakmanız veya en aza indirmeniz çok önemlidir.
Doktor Kontrollerini Aksatmayın: Özellikle birden fazla seans planlandıysa, seans aralarında izinizin gidişatını kontrol etmek ve gerekirse tedavi planında değişiklik yapmak için düzenli kontrolleriniz önemlidir.
Sabırlı Olun ve Gerçekçi Beklentiler Oluşturun: Psikolojik olarak, ameliyat iziyle yaşamak bazı hastalar için zordur. Tedaviye başlarken bunun bir süreç olduğunu ve sonuçların hemen görülmeyebileceğini kabul etmek gerekir. Her iyileşme küçük adımlarla olur. Bazı hastalar ilk seanstan mucizevi bir değişim bekledikleri için hayal kırıklığı yaşayabilirler; halbuki bu tedaviler kademeli etki göstermektedir. Zamanla bu küçük ilerlemeler birikecek ve geriye dönüp baktığınızda başlangıca göre ne kadar yol aldığınızı fark edeceksiniz.
Ameliyat İzleri Oluşmaması İçin Yapılabilecekler Nelerdir?
Ameliyat izleri tedavisi kolay değildir ve devamlı seanslar gerektirir. Ancak izlerin oluşmaması veya daha az oluşması için yapılabilecekler vardır. Bunlar hem hasta hem de hekim ile ilgili konulardır. Bu tür önlemler yara iyileşme hızını da arttıracaktır.
Ameliyat İzine Ne İyi Gelir?
Ameliyat izleri oluşmaması için sizin de yapabilecekleriniz vardır. Ameliyat izine iyi gelmesi için hem ameliyat öncesi hem de ameliyat sonrası yapabilecekleriniz:
- Ameliyat öncesi iyi beslenin: Magnezyum, Çinko, C vitamini ve A vitamini gibi vitamin ve mineraller ile ilgili eksikliklerinizi tamamlayın. Bu vitamin ve mineraller yara iyileşmesinde son derece önemlidir.
- Ameliyat öncesi en az bir ay öncesinde sigara, alkol gibi alışkanlıklarınızı bırakın veya en aza indirin.
- Kilonuzu diyetle kontrol altına alın. Kilolularda yara iyileşmesi daha yavaş olur.
- Şeker hastalığı veya gizli şekeriniz varsa, kan şekerinizi kontrollü seviyelere getirin. Son 3 aylık şeker durumunuzu gösteren HbA1C düzeyiniz mümkün olduğunca düşük olmalıdır. Diyabeti olanlarda HbA1C düzeyi %7’nin altında olmalıdır. HbA1C seviyesi %8 ve üzerinde olanlarda enfeksiyon riski artmakta ve yara iyileşme hızı azalmaktadır.
- Ameliyat sonrası dönemde, ameliyat bölgesini mümkün olduğunca germeyiniz. Oluşan kabukları açmaktan ve yara yerini kanatmayınız.
- Enfeksiyonlara karşı pansumanlarınızı düzenli yapın ve hijyenik kurallara uyun.
- Ameliyat sonrası önerilen silikon jel ve şeritler dikiş izlerini düzeltmede ve yara izlerinin yumuşamasında etkilidir. Bu silikon maddeleri kullanmanızda fayda olabilir.
- Ameliyat bölgesine baskı uygulayan giysiler yara izi oluşumunu azaltabilir. Baskı tedavileri bazı ameliyat bölgelerinde oldukça etkilidir.
- Ameliyat bölgesine doktorunuzun önerdiği steroid içeren kremler işe yarayabilir. Masaj yaparak uyguladığınız bu kremlerin ameliyat iyileşme hızını yavaşlattığını da bilmelisiniz.
- Bazı nemlendirici kremler de yaranın nemli tutulması ve iyileşmenin kolaylaşması açısından faydalıdır.
- Ameliyat sonrası dönemde güneşte kaçınınız. UV hasar ameliyat bölgesinin iyileşmesini olumsuz etkileyecektir.
Ameliyat izlerinin daha az oluşması için hekimlerin de dikkat etmesi gereken konular vardır. Bu önlemler ameliyat tekniği ile ilişkilidir. Bunlar:
- Cerrahi insizyonun (kesinin) mümkün olduğunca küçük açılması
- Derinin gerilme çizgileri olan “Langer çizgileri” ne uygun kesilerin yapılması
- Klivaj (yüzeyel yırtılma) çizgilerine dikey kesilerden mümkün olduğunca kaçınılması
- “Tension-free”, yani cerrahi kapamanın gerilme olmadan yapılması
- Cilt altına derin dikişlerin atılarak cilt gerginliğinin azaltılması
- Damar dolaşımının korunması (damarların enerji cihazları ile yakılarak tedavi edilmemesi, ince dikiş ipliklerinin kullanılması, dikişlerin kitlenerek atılmaması vs) gibi.
Ameliyat İzlerine Krem
Ameliyat izleri için farklı kremler vardır. Steroid içerikli kremler ve nemlendiriciler ameliyat izi tedavisinde ve önlenmesinde kullanılan en etkili kremlerdir. Ayrıca doğal yağlar da kullanılabilmektedir.
Ameliyat İzlerine İyi Gelen Kremler ve Yağlar Nelerdir?
Ameliyat izlerine iyi gelen kremler ve doğal yağlar:
- Argan yağı
- Çay ağacı yağı
- Lavanta yağı
- Sarı Kantoron yağı
- Zeytin yağı
- Aloe Vera jeli
- E vitamini yağı
- Centella Asiatica
- Dekspantenol (Provitamin B5, pantotenik asid öncüsü vitamin).
Yardımcı madde olarak lanolin, parafin, strearil alkol, su, vazelin (petrolatum),antiseptik olarak klorheksidin kullanılmaktadır.
Ameliyat İzi Ne Zaman Geçer?
Ameliyat izi ameliyatın türüne, boyutuna, kesinin derinliğine, iyileşme sürecinin uzunluğuna, uygulanan ameliyat tekniğine göre farklı zamanlarda geçer. Örneğin; labioplasti ameliyatlarında bu süre 3 ay kadar iken, sezaryen ameliyatlarında en az 6 aydır, bazı durumlarda 2 yıla kadar uzayabilir.
Ameliyat İzi İçin Estetik Ameliyat Yapılır mı?
Evet. İzleri çok derin ve yaygın kişilerde ameliyat izi için estetik ameliyatlarla düzeltme yapılabilmektedir. Bu ameliyatlara “skar revizyonu” adı verilir.
Ameliyat İzi Silinmesi Tedavi Fiyatları
Ameliyat izi silinmesi için uygulanan tedavi fiyatları değişkenlikler göstermektedir. Uygulama bölgesi, ameliyat izinin büyüklüğü, skar veya keloid durumları, anestezi yöntemi, seans süreleri ücretlerde belirleyici olmaktadır. Fiyatlar ve uygulanan yöntemler hakkında bilgi almak için kliniğimizin Whatsapp hattıyla da görüşebilirsiniz (+90 530 763 34 00)