Ameliyat izleri tedavisi günümüzde mümkün hale gelmiştir. Başarı oranları kişiden kişiye değişmekle beraber ortalama %50-90 arasındadır.
Ameliyat İzleri
Ameliyat sonrası ciltte kalan izler tıbbi adıyla “skar” dokusu, halk arasında ise “ameliyat izleri” veya “ameliyat dikiş izi” olarak bilinir. Özellikle sezaryen gibi cerrahi işlemler sonrası hastaların, ameliyat izleri konusunda endişe duyduğunu sıkça gözlemliyoruz. Apandisit, tiroid, batın cerrahisi ve estetik ameliyatlardan sonra da ameliyat izleri oluşmaktadır. Peki, ameliyat dikiş izleri tamamen geçer mi? Neden bazı kişilerde izler daha belirgin kalırken, bazılarında daha silik olur veya hiç olmaz?
Bu yazıda, ameliyat izlerinin oluşum sürecini, neden bazı insanlarda daha belirgin kaldığını ve tedavilerini anlatıyor olacağız.
Ameliyat İzi Nedir?
Ameliyat izi, bir cerrahi kesinin veya yaralanmanın iyileşmesi sonucunda ciltte kalan sert (fibröz) dokudur. Herhangi bir kesi veya yaralanma sonrasında cildimizde “fibroblast” adını verdiğimiz yapım hücreleri "kolajen" adını verdiğimiz proteinleri üretir. Bu onarım sürecinin doğal bir sonucu olarak, normal cilt dokusunun yerini alan daha sert ve lifli dokuya “skar”, “yara izi” veya “ameliyat dikiş izi” gibi isimler verilir. Yara tamamen iyileşse de bölgedeki iz kalıcı hale gelebilir. Ameliyat izleri başlangıçta pembemsi-kırmızı renkte olup, zamanla genellikle soluklaşır veya cilt rengine döner.
Her cerrahi keside bir miktar iz kalması normaldir ve bu durum vücudun doğal bir iyileşme sürecidir. Ancak izlerin boyutu, rengi ve dokusu kişiden kişiye değişebilir. Bazı izler çok belirsiz ve ince bir çizgi şeklinde kalırken, bazıları oldukça kabarık veya çökük bir görünüm alabilir.
Skar Nedir?
Vücuttaki bir yaranın iyileşirken oluşturduğu dokuya “skar” adı verilir. Bu dokunun rengi ve yapısı sağlıklı bir ciltten farklıdır. Skar dokusu normal cilde göre daha serttir.
Hipertrofik Skar Nedir?
Yara iyileşirken bağ dokusunun normalden fazla gelişmesine bağlı olarak, yara üzerinde oluşan fazlalıklara “hipertrofik skar” adı verilir. Yara üzerindeki sert kabarıklıklardır. Hipertrofik skarlar ilk başta kırmızı, daha ilerleyen dönemlerde beyaz renklidirler. Estetik sorunlara yol açan hipertrofik skarlar aşırı düzeyde kaşınma şikayeti ile rahatsızlık vericidirler. Hipertrofik skarlar zamanla küçülebilir ve silikleşebilirler.
Keloid Nedir?
Hipertrofik skarların daha şiddetli halidir. Cilt yüzeyinde oluşan bağ dokusu iyice belirginleşmiş ve yara bölgesi sınırlarını aşmıştır. Aşırı bir kolajen üretimine bağlı olarak gelişen keloidler estetik anlamda sorunlara yol açmaktadırlar. Hipertrofik skarlardan farklı olarak zamanla küçülmez ve kalıcıdırlar.
Ameliyat İzleri Nasıl Oluşur?
Ameliyat izlerinin nasıl oluştuğunu anlayabilmek için öncelikle yara iyileşmesinin aşamalarından bahsedelim. Yara iyileşmesi birkaç aşamada gerçekleşir. Önce vücut kanamayı durdurur ve pıhtı oluşturur, ardından hasarlı bölgeyi onarmak için iltihap hücreleri gelir. Bu aşamaya enflamasyon (yangı) evresi adı erilir. Sonraki proliferasyon (üretim) aşamasında, vücut bol miktarda kolajen ve elastin lifler üretip yeni doku oluşturmaya başlar. Bu dönemde cilt altında oluşan yeni lifler, yarayı kapatıp güçlendirirken aynı zamanda normal deriden farklı bir doku (skar dokusu) meydana getirir. Son aşama remodeling (yeniden yapılanma) sürecinde ise üretilen kolajen lifleri zamanla yeniden düzenlenir ve yara izi olgunlaşır. Bu olgunlaşma süreci aylarca devam edebilir; genellikle iz, ilk yıl içinde en belirgin halini alır ve sonrasında yavaşça solmaya başlar.
Ameliyat izinin oluşumunda, yaranın yeri, derinliği ve boyutu önemli rol oynar. Derinlik dermis’e (cildin alt tabakası) ulaştığında vücut onarım için daha fazla kolajen üretir ve belirgin bir iz kalma ihtimali artar. Büyük, geniş veya derin cerrahi kesilerde iz kalma olasılığı artmaktadır. Ayrıca cildin gergin olduğu diz, omuz gibi eklemlere yakın alanlar ve karın gibi gergin bölgelerde kesinin iyileşmesi sırasında sürekli bir çekme kuvvetine bağlı olarak, iz kalma olasılığı daha yüksektir.
Ameliyat İzleri Nasıldır?
Her yaranın iyileşmesiyle bir iz oluşsa da izlerin görünümü farklılık gösterebilir. Ameliyat izleri farklı şekillerde oluşabilir.
Düz ve Soluk İzler: Birçok ameliyat dikiş izi zamanla düzleşir ve cilt renginden biraz daha açık veya koyu tonda soluk bir hâle gelir. Bu tip izler genellikle kozmetik açıdan çok rahatsız edici değildir.
Kabarık İzler (Hipertrofik Skar ve Keloid): Bazı izler cilt seviyesinden kabarık, sert ve kızarık olabilir. Eğer iz sadece yara sınırları içinde kabarık şekildeyse buna “hipertrofik skar”, sınırları aşarak etrafa doğru büyümüşse “keloid” adı verilir. Her iki durumda da cilt, aşırı kolajen üretmiştir. Keloidler, hipertrofik skarlara göre çok daha can sıkıcıdır.
Çökük İzler (Atrofik Skar): Bazı durumlarda ameliyat dikiş izi, çevre deriden daha çukurda kalır. Bu genellikle ameliyat sırasında veya öncesinde, derinin altındaki yağ, kas gibi destekleyici dokuların zarar görmesiyle ilişkilidir. Aşırı fibrozis deriyi aşağıya çeker (retraksiyon) ve cilt altında boşluk oluşarak, o bölgede çöküntü kalır. Akne izleri, bazı travma izleri ve sezaryen dikiş izlerinin çoğu atrofik skar yani çukur görünümlüdür.
Özetle, ameliyat izi oluşumu vücudun doğal tamir mekanizmasının bir sonucudur. Ancak her bireyin cilt yapısı ve iyileşme süreci farklı olduğu için izlerin görünümü de birbirinden farklıdır.
Ameliyat İzi Nasıl Geçer?
Ameliyat izleri tedavisi günümüzde mümkün hale gelmiştir. Ameliyat izinin geçmesinde başarı oranları kişiden kişiye değişmekle beraber ortalama %50-90 arasındadır. Fraksiyonel CO2 lazer tedavileri, lokal steroid enjesiyonları, Plateletten zengin plasma, karboksiterapi, ilaç tedavileri, cerrahi olarak skar dokusunun çıkarılması, krioterapi ve ışın tedavileri bunlardan bazılarıdır.
Ameliyat izleri tedavisi için yapılan kombine tedaviler daha çok fayda sağlamaktadır. Kliniğimizde ameliyat izi tedavileri hakkında bilgi için Whatsapp hattımıza mesaj bırakabilirsiniz: +90 530 763 34 00
Bazı İnsanlarda Ameliyat İzleri Neden Daha Belirgindir?
Bazı kişilerde ameliyat sonrası izler neredeyse fark edilmeyecek kadar hafifken, bazılarında oldukça belirgindir. Bu farklılığın birkaç nedeni vardır:
Genetik Yatkınlık ve Cilt Yapısı: Kişinin genetik özellikleri, yara iyileşmesinin şeklini etkiler. Bazı insanlar genetik olarak daha fazla iz (skar) bırakmaya eğilimlidir. Örneğin, ailesinde keloid öyküsü olan veya koyu ten rengine sahip kişilerde kabarık yara izi oluşumu daha yaygındır. Siyahilerde de ameliyat izi oluşturmaya genetik yatkınlık vardır.
Yara Boyutu ve Derinliği: Derin ve büyük kesiler daha belirgin iz bırakma eğilimindedir. Basit bir ben alma işlemiyle oluşan küçük bir iz ile büyük bir cerrahi operasyon sonrası kalan izlerin aynı olmaması olağandır. Çünkü yara alanı ne kadar büyükse, vücut o kadar fazla tamir dokusu oluşturur.
Ameliyat Bölgesi: Ameliyat kesisi; örneğin göğüs ortası, omuz, sırt gibi bölgeler vücudun hareketli veya gergin bölgesindeyse, iyileşmeyi olumsuz etkiler. Bu gerginlik yaranın genişleyerek iyileşmesine ve daha kalın bir iz bırakmasına neden olabilir. Diğer taraftan kanlanmanın yüksek olduğu genital bölge gibi alanlarda da yara izi kalma olasılığı azalmaktadır. O yüzden genital estetik ameliyatları pek çok hastada hiçbir iz bırakmaz.
Cerrahi Teknik ve Dikiş Yöntemi: Ameliyat sırasında uygulanan teknikler de iz kalmasında etkilidir. Kesinin nasıl kapatıldığı, kullanılan dikiş malzemeleri ve atılan dikişlerin kalitesi izlerin görünümünü etkileyebilir. Dokunun anatomisine saygı duyulan ve vaskularizasyonun (damar dolaşımının) olumsuz şekilde etkilenmediği ameliyatlarda iz oluşum riski azalmaktadır.
Yara Bakımı ve Komplikasyonlar: Ameliyat sonrası yara bakımının doğru yapılması çok önemlidir. Yaranın temiz tutulmaması veya pansumanların ihmal edilmesi enfeksiyon risklerini artırır. Gelişen enfeksiyonlar ya da yara yerinde açılma gibi komplikasyonlar iyileşme sürecini bozarak daha belirgin ve geniş izlerin kalmasına yol açar.
Yaş ve Diğer Faktörler: Yaş ilerledikçe cilt elastikiyetini kaybeder ve yara iyileşme hızı da azalır. Bu durum, bazı vakalarda daha az belirgin izlerin oluşmasına neden olurken, iyileşme sürecinin yavaşlaması ve komplikasyon riskinin artması nedeniyle geniş izler oluşabilir. Ancak yara iyileşmesi yalnızca yaş faktörüne bağlı değildir. Kişinin ek hastalıkları (örneğin diyabet, damar hastalıkları),beslenme durumu ve sigara kullanımı gibi kişisel faktörler de iyileşme sürecini önemli ölçüde etkiler.
Ameliyat İzleri Ne Tür Şikayetler Yapar?
Ameliyat izleri bulunduğu bölgeye göre kaşıntı, ağrı, hassasiyet, yanma, batma, iğnelenme, çekilme hissi, gerginlik, kabarıklık, sertlik ve eklemlerde hareket kısıtlılığı gibi şikayetler yapabilir. Eklem hareketliliği kısıtlamasına “kontraktür” adı verilir. Giysilerde sürtünme ve tahrişe neden olabilir. Ayrıca kozmetik kusurlardan dolayı özgüven kayıplarına yol açabilir. Vajina ve perine estetiği ameliyatlarından sonra bu bölgelerdeki ameliyat izleri partnerden utanma, cinsel ilişkiye girememe veya cinsel ilişkide ağrı sorununa da yol açabilir.
Ameliyat izi sürekli büyüyorsa, hareket kısıtlılığı yapıyorsa, fiziksel sorunlara veya estetik kaygıya bağlı utanma, sosyal ortamlarda rahat hissedememe gibi problemlere yol açıyorsa mutlaka tedavi edilmelidir.